fbpx

{Kahve Arası} Soğuk kahve mevsimi, kendimizden öğrenmek, çocukların çocukluğu…

[1] Soğuk kahve mevsimi geçmeden
[2] Kendimizden öğrenmek mümkün mü?
[3] Çocukların çocukluğunu işgal etmeyiniz

[1] SOĞUK KAHVE MEVSİMİ GEÇMEDEN

Soğuk kahve, sıcak yaz günlerinin aranan içeceği. En azından benim için öyle. Dostlar için kırk yıl hatırı olan bu içecek, tek başıma içtiğimde kendime hatır üretiyor mu acaba? Hatırlı bir “ben” daha mı değerli olur? Bunlar üzerinde çok düşünmediğim sorular :) Masamın kenarında duran buz gibi kahve, yazıma eşlik ediyor, umarım bu sohbete tat da katıyordur.

“Kahve Arası” yazıları, düzenli görüştüğümüz kişilere düzenli ulaşıyor. Bazen de buradan sizlerle buluşuyor.

[2] KENDİMİZDEN ÖĞRENMEK MÜMKÜN MÜ?

İlk paragrafta “kahve kendime hatır üretiyor mu acaba” diye sormuştum. Üzerine derince düşünmediğim bu soruyu (üzerinde biraz düşündüğüm) başka bir soruyla birleştirelim: Kendimizin öğretmeni olabilir miyiz? Kendimizden öğrenebilir miyiz?

Buradaki soru “kendimizi tanımak, kendimizi öğrenmek” değil. Direkt olarak kendimizin kendimize öğretmenliği söz konusu olabilir mi?

ÜÇ BASAMAK

Bu noktada üç basamak hayal edelim. Diyelim ki daima ne yaptığımızın farkındayız ve bunları unutmuyoruz. Yani, neyi nasıl niçin yaptığımızı, sonuçlarını biliyoruz. Hatta belki günlük tutarak bunları muhafaza ediyoruz. Bu noktaya birinci basamak diyelim.

İkinci basamağımız “ben nasıl biriyim” basamağı olsun. Karakter ve doku olarak nasıl biriyim? Nasıl hareket ederim? Nasıl sonuçlar almaya alışkınım? Farklı sonuç almaya dair bir farkındalığım var mı?

Üçüncü basamak ise ilk iki basamağın ışığında bu manzara nereye doğru yol alıyor? Hangi olası durumlardan bahsedilebilir? 1-2-3 haritasını önümüze açtığımızda görünen bağlantılar nelerdir?

Görüldüğü üzere üç basamağı net görebiliyorsak kendimizden öğrenmeye başlayabiliriz. En etkili öğretmenlerden biridir “ben”. Tanıyana, bilene ;)

“Kendimizden Öğrenmek”, bir Gökler Koçluk çalışmasıdır.

[3] ÇOCUKLARIN ÇOCUKLUĞUNU İŞGAL ETMEYİNİZ

Özgürlük alanlarını sürekli kısıtladıkça, onları iyisiyle ama daha çok da kötüsüyle “biz” gibi yapmaya çalıştıkça, fikirlerini sormadıkça, sosyalliklerini (onları korumak adına da olsa) engelledikçe, oyun oynamalarına izin vermedikçe, güvenmedikçe, olumlu insanlarla tanıştırmadıkça, iyi hatıra biriktirmelerine yardımcı olmadıkça, çocukların çocukluğu işgal ediliyor demektir.

Zeka İstasyonu‘ndaki eğitim koçluğunda “çocuklar” (bizim deyimimizle gençler) önce kendilerine güvendiğimize şahit olurlar. Kendilerini bulurlar.

Detaylar hakkında bilgi almak ya da koçluk sürecine katılmak için lütfen bize e-posta veya DM yollayınız.

Güzel günler dilerim.

Fatih Gökler