fbpx

{Dip-Not} Z+

Dip-Not bölümü, detaylı analizlerden oluşmaktadır. Referanslı ve uzun okuma yapmaktan hoşlananlara hitap etmektedir.

”Z kuşağı pazara yön verir hale geldi”

“Z kuşağının kime oy vereceği belli oldu”

“Z kuşağı: Deli gibi çalışma dönemi bitiyor”

Bunlar rastgele haberlerdi.

Bazı araştırma başlıklarına bakarsak:

“Z kuşağının çalışma hayatına muhtemel etkileri”

“Z kuşağının dikkatini çekme: artırılmış gerçeklik”

“Z Kuşağının Tatil Tercihi”

Yazının konusu Z kuşağı değil, Bebek Z+’lar

1997-2013 arasında doğanlar Z kuşağı kabul ediliyor. Sonraki, Alfa kuşağı şu an 10’lu yaşlarda. Bu yazının başlığı, (adını benim koyduğum) Z+ kuşağı ise henüz dünyaya gelme sürecinde.

Sürekli (haklı olarak) Z kuşağının talepleri, ihtiyaçları gündemde tutuluyor. Ama aslında tartışmalar iki kuşak geride kalıyor. Genç Z kuşağını konuşurken bebek Z+ kuşağını kaçırıyor olabilir miyiz?

Bebeklerin ve erken çocukluk döneminin gereksinimleri hakkında fikrimiz nedir? Yoksa 18 yaşına gelene kadar çok da önemli değil midir?

Bebek Z+ kuşağının olası ihtiyaçlarına bakmadan önce X, Y, Z kuşaklarının yaşadığı sıkıntılara mı göz atsak? Evet, pek iyi bir dünyada yaşamıyorlar. Önceki kuşakların iş bilmezliği, kavgacılığı, kötücüllüğü (çoğunlukla) içinde bulunduğumuz zamanın sorunlarını oluşturuyor. X, Y, Z kuşaklarını daha mutsuz, daha “hasta”, daha “asosyal” görüyoruz. X, Y, Z kuşaklarının görünenin ötesindeki sorunları Bebek Z+ kuşağının gereksinimlerine dair bize önemli ipuçları sunuyor.

Doğayla buluşmak

Grazia Daily gazetesinin 23.11.2021 nüshasındaki köşesinde Helen Russell, İskandinav bölgesindeki küçük çocukların nasıl yetiştirildiğini yazmış. (Bu alt bölümde bu kaynaktan yararlanıldı.)

Bebeklikte doğayla tanışan çocuklar 2-4 yaşlarında kamp ateşi yakabiliyor, 7 yaşında alet edevat takımları var, temiz havada yaşıyorlar ve mutlular.

Kreşteki çocuklar annelerinden kek getirmelerini değil “hançer” getirmelerini istiyor. Russell, “hayır, çocuklar çeteye katılmadı, bu eğitimlerinin bir parçası” diyor.

Aileler, çocuklar okuma yazma öğrensin diye onlar 8 yaşına gelmeden kendilerini paralamıyor.

Kreşteki çocuklar her gün 5 km yürüyüşe çıkıyor, karda, buzda oynuyor, eve yaralı bereli gelebiliyorlar. Bunlar aileler tarafından büyük sorun olarak görülmüyor. Doğa ortamında çocukların yaşayacakları riskleri ve rahatsızlığı onların gelişimleri ve modern dünyaya adapte olmaları için şart görüyorlar.

Yazıda, Aarhus Üniversitesi’ndeki araştırmacıların tespitlerine göre, doğada daha fazla zaman harcayan çocukların ileri yaşlarda psikiyatrik bozukluk geliştirme olasılıklarının daha düşük olduğu belirtiliyor.

Böylece, biyolojik aşılardaki mantığa benzer şekilde çocuklarına “stres aşılayarak” daha büyük stres kaynakları için onları hazırlıyorlar.

İngiltere’de yapılan araştırmalar, günümüz çocuklarının %90’dan fazlasının doğayla iç içe olamadığını gösteriyor. Uzmanlar, çocukluk yaşlarında riskli oyunlara katılamayan kişilerin gelecekte “nevrotiklik” olasılığını yüksek görüyorlar. Bu bireylerin anksiyete, endişe, korku, kızgınlık, bıkkınlık, kıskançlık, suçluluk, depresiflik ve yalnızlık gibi duyguları yaşama olasılığı daha yüksek olduğu belirtiliyor (Vikipedia).¹

Günümüz gençleri daha kaygılı ve depresif; sorunlarla başa çıkabilmek adına daha az donanımlı ve dolayısıyla daha çok acı çekiyor. Araştırmalar, içsel benliğimizden, birbirimizden ve çevremizden kopuk olmanın zayıf zihinsel ve fiziksel sağlığa katkıda bulunduğunu gösteriyor.²

Doğayla başbaşa, açık alan yaşamı, Dr. William Bird’e göre terapötik değeri olan bir “ayakta tedavi” yöntemi. Dr. Bird, “bahçe bitkilerimize o kadar özen gösteriyoruz ki, ideal koşulları oluşturmak için milyonları harcıyoruz ama çocuklarımıza beton yolları, yoğun trafiği, doğadan kopuk vahşi kentleri reva görüyoruz”, diyor.³

Son beş yıldır Almanya’da eğitimciler ve şehir planlamacılarının gündeminde, “çocuklar için riskli alanlar inşa etme” trendi var. Böylece, zorlu durumlardan kurtulabilmeyi öğreten mikro evrenler oluşturuluyor. Karlsruhe Eğitim Üniversitesi’nden Prof Rolf Schwarz, “Çocukların riske hazırlıklı olmalarını istiyorsak, riskle karşılaşmalarına izin vermeliyiz” diyor. Sigorta şirketleri de buna destek veriyor; küçük yaşta motor becerileri gelişmiş kişilerin ileride kaza yapma oranlarının düşük olduğunu belirlemişler. Uzmanlar bu yaklaşımı, güvenlik, özgürlük ve özgüven kelimeleriyle ifade ediyorlar ve birkaç kırık bacaktan kaçınmıyoruz diyorlar. (The Guardian, 24.10.2021, Philip Oltermann in Berlin)

Bir çocuk, Berlin’in Frohnau semtindeki Ludwig Lesser Park’taki Triitopia tırmanma kulesine tırmanıyor. Fotoğraf: Philip Oltermann/The Guardian

“Süngerimsi yüzeyli oyun alanlarının yapmadığı şey, çocuklara düşmenin bir sonucu olduğunu öğretmek” Rebecca Faulkner, NY

Norveçli sosyolog Gunnar Breivik, “Çocukların zaman zaman üşüme, ara sıra aç kalma, kaşınma… ve biraz yaralanma hakları olduğuna inanıyorum.” diyor.

Friluftsliv

Bu kelime bir Norveç felsefesini ifade ediyor, “açık havada yaşamak”. Uygulamada, boş zamanları açık havada değerlendirmek anlamına geliyor.

Şöyle bir kitap fikir verici olabilir: “İskandinav Bir Annenin Sağlıklı, Dayanıklı ve Kendine Güvenen Çocuklar Yetiştirmesinin Sırları”

Ulusal eğitim müfredatında yer alan friluftsliv, açık hava maceralarını, yiyecek aramayı ve doğayla derin bir bağı betimliyor. Ülke, zenginlik ve refaha erişimini bu kavramın eğitimde kullanılmasına bağlamaktadır.⁴

Bu anlayış teşvik edildiğinde, örneğin 15-19 yaşlarındaki yaklaşık 200 Norveçli gencin, kendi friluftsliv deneyimleri hakkında makaleler yazdığını görüyoruz. Araştırmacılar bu makalelerin analizini yapıyor, böylece akademik ve sosyal açıdan yeni anlamlı sonuçlar elde ediliyor.⁵

Koçlukla ilgisi

Gençlerin ve çocukların mücadele duygusunun zayıf olması, yılgınlığa çabuk düşmeleri, ezberlenmiş – kolay paket çözüm aramaları, davranış bozuklukları ve yaşadıkları psikiyatrik sorunlar hepimizi ilgilendiriyor.

Bunları yakından incelediğimizde kökenlerinin bebeklik dönemine kadar uzandığını görüyoruz. Yani çözüm bebeklik evresinde ortaya konulmalı / idi. X, Y, Z’de bunu yapamadıysak bari Z+’da yapalım.

Aksi halde bundan sadece şu anki bebekler değil onların ebeveyni olacak Z kuşağı da olumsuz etkilenecektir. Kendi çocuklarının sıkıntılar içinde yaşadığını görmek hiçbir anne babayı mutlu etmez.

Kuşak çatışmaları tahminlerin ötesinde zarar veriyor. Kardeş kavgaları, aile sorunları; hepsinin temelinde donanımlı olmayan bireyler bulunuyor.

Çözüm yolları

Bir kez daha doğayla ve kendi içimizle barışma yollarınız aramalıyız.

Doğayla barışmak onunla yüzleşmekle olur. Onunla yüzleşmek yılda birkaç gün steril doğa gezisi yapmak değildir. Yetmez.

Boş zaman planlarımızı doğayla özdeş yapmalıyız.

Bu konuda dünya çapındaki deneyimleri dikkate almalıyız.

Seçeceğimiz okulu, öğretmeni bu kritere göre değerlendirmeliyiz.

Bebeklerin ve çocukların, yaşına uygun “riskli ortamlarda” gelişmelerini sağlamalıyız. Yukarıda belirtildiği gibi, onlara “stres aşısı” yapmalıyız.

Çocukların motor becerilerinin gelişimi için alışılageldik oyuncaklar yerine doğa’l ortamda keşif yapmalarına izin ve fırsat vermeliyiz.

Çocukları, ülkenin değişik zorlu doğal ortamlarında nasıl yaşayacaklarına dair bilinçlendirme yollarını aramalıyız.

Sonuç

Doğayla yaşamak, doğayı yaşamak sağlıktır, esenliktir. Bir rehabilitasyon programı gibi buna önem verilmelidir. Z+ kuşağının yaşayacağı dünyayı güzelleştirmek pekala mümkün. Bebek Z+’ların yüzünde gülücükler açtırmak için onları doğaya çıkaralım.

Fatih Gökler

_______________

¹ THOMPSON, Edmund R. Development and validation of an international English big-five mini-markers. Personality and individual differences, 2008, 45.6: 542-548.

² NURSE, Jo, et al. An ecological approach to promoting population mental health and well-being—a response to the challenge of climate change. Perspectives in public health, 2010, 130.1: 27-33.

³ BIRD, William. Natural thinking. Royal Society for the Protection of Birds, 2007.

⁴ JØRGENSEN-VITTERSØ, Kari Anne. From Fresh Air and Sunbathing to Wildlife and Snow Caves:‘Friluftsliv’in Norwegian Primary Schools, 1939–1980. In: Exploring Textbooks and Cultural Change in Nordic Education 1536–2020. Brill Sense, 2021. p. 245-259.

⁵ GURHOLT, Kirsti Pedersen. Joy of nature, friluftsliv education and self: combining narrative and cultural–ecological approaches to environmental sustainability. Journal of Adventure Education & Outdoor Learning, 2014, 14.3: 233-246.